Oyun cenneti...

Şimdi oyun zamanı, yeniliklerimiz devam edecek...

Destekliyoruz, sizide duyarlı olmaya davet ediyoruz

Stalker Clear Sky - Reloaded

Güzel bir oyuna benziyor, denemedim şimdilik ;) Deneyen olursa yorumlarınızı esirgemesin lütfen ;) Oyunun boyutu 4 GB + Patch mevcuttur, iyi oyunlar.

Need For Speed Most Wanted


Eskilerden kim kaldı :) Çok sevdiğim eğlenceli bir oyun, sonunu getirdikden sonra bir anlamı kalmıyor ama yinede modify filan farklı arabalar vs.. çekici kılıyor ;) Download boyutu 414 MB

Need For Speed Most Wanted - Download

Spore Galactic Adventures

Evrenin gizli köşelerinde saklı maceralar

Spore’dan ilk haberdar olduğumda ilgimi çeken bir oyun değildi, fakat oynamaya başlayınca “İyi ki bu yapımı denemeye karar vermişim” demiştim. Sayısız tasarım imkânı, eğlenceli oynanışı ve tamamen farklı yapısıyla Spore, geçtiğimiz yılın en iyi oyunlarından bir tanesiydi. Maxis, boş durmadı ve Galactic Adventures isimli eklentiyi hazırladı. Aslında yeni paketi de ilk başta oynamak istememiştim, fakat Spore’un yapısı bu galiba. Dışarıdan bir garip görünebilir, ama bir başladığınızda bir daha kolay kolay bırakamıyorsunuz.

"Spore’daki ilkel ortam ve savaşlar artık bitmiş, yerini huzur ve barış dolu topluluklar almış."


Karış karış güneş sistemi

Galactic Adventures, adından da anlaşıldığı üzere uzayda yer alan birbirinden farklı gezegenlerde, eğlenceli maceraları önümüze getiriyor. Öncelikle bir karakter tasarlamamız isteniyor. Eğer vakit kaybetmek istemezseniz, oyunla birlikte gelen tasarımlardan birisini de seçebiliyorsunuz. Yapıma, ilk Spore’da olduğu gibi bir hücre olarak başlamıyoruz. Dolaysıyla hazırlamak isteyeceğimiz karakter için tüm kullanılabilir özellikler, oyunculara en başta sunulmuş. Yaratığınız uçabilir, hızlı koşabilir veya güçlü saldırılar gerçekleştirebilir; bu tamamen sizin tercihinize bağlı.

"Yapımda bu sefer galaksinin farklı gezegenlerine gidip, çeşitli görevler yapıyoruz."


Bölüm seçme ekranına geldiğimizde bizi karşılayan farklı görevler var. Oynamak istediğimiz karakteri seçerek bölümlere başlayabiliyoruz ve Galactic Adventures’ın anlamı ortaya çıkmış oluyor. Yapıma henüz yeni başlamanıza rağmen, saygıyla karşılanan bir karaktersiniz ve diğer canlılarla konuşarak yeni görevler almak gerekiyor. Spore’daki ilkel ortam ve savaşlar artık bitmiş, yerini huzur ve barış dolu topluluklar almış. Değişmeyen özelliklerden bir tanesi, yaratıkların konuşmaları. Hâlâ kendine özgü ilkel dil ile konuşuyorlar ve bu mizahi bir etki bırakıyor. Hiç bir şey yapmasanız dahi, yaratıklar dans ediyor, hopluyor-zıplıyorlar. Böylece bu huzur dolu ortamın korunması gerektiğini kavrıyoruz.

Diğer görevlere baktığımızda, kimi zaman bir çölde, kimi zaman ise uzayın karanlık bir gezegeninde yer alıyoruz. Birilerini bulmamız isteniyor veya değerli madenleri, kötü güçlerin saldırılarına karşı korumamız gerekiyor. Bazen Roma arenalarını andıran bir mekânda diğer gladyatörlerle savaşırken, bazen de hortumlarla çevrili bir vadide koşu yarışı yapıyoruz. Gerçekten farklı ve eğlenceli bir oyun.

Güç her şeydir

Galactic Adventures’ta bir gelişim sistemi bulunuyor. Ana oyundan farkı ise, yaratıkların vücut olarak değil, güç olarak gelişiyor olmaları. Yani Spore’da gelişim gösterdikçe yeni bir boynuz veya zırh satın alabiliyorduk. Galactic Adventures’ta ise, bu özellikleri daha etkili kullanabilmemiz için bir gelişim sistemi var. Tamamladığımız görevlerin ardından ekrana geliyor ve puanımız yettiğince, sınıflara ayrılmış yeteneklerimizi geliştirebiliyoruz.

"Bir şehri oluşturan yapıların konumlarını istediğiniz gibi değiştirebiliyor, yeni eklentiler yaparak kendinize özgü bölümler oluşturabiliyorsunuz."

Karakterler ve yapılar üzerine kendi kişisel tasarımlarımızı hazırlayabiliyoruz demiştim. Bunlara isterseniz çevre planını da ekleyin. Yani bir şehri oluşturan yapıların konumlarını istediğiniz gibi değiştirebiliyor, yeni eklentiler yaparak kendinize özgü bölümler oluşturabiliyorsunuz. Yapım, sınırsız tasarım imkânı sunarken, bazı teknik hataların ise yine önüne geçemiyor. Yürürken olmadık bir yerde karakterinizin takılıp kalması, diğer yaratıkların konuşurken gözleriyle ağzı arasında yaşanan grafiksel problemler gibi hatalar, maalesef yeni yapımda da bulunuyor. İlk oyundaki grafik motorunu kullanan Galactic Adventures, çalışması için yüksek sistem gereksinimlerine ihtiyaç duymuyor. Oyunun işitsel yönü, en güzel özelliklerinden bir tanesini oluşturuyor. Ses ve müzikler çok kaliteli hazırlanmış.

"İlk oyundaki grafik motorunu kullanan Galactic Adventures, çalışması için yüksek sistem gereksinimlerine ihtiyaç duymuyor. Oyunun işitsel yönü, en güzel özelliklerinden bir tanesini oluşturuyor."


Spore, muhteşemdi, ama çok kısaydı. Belki de en büyük eksisi, senaryoyu tamamladıktan sonra maceraya devam edemiyor ve karakterimizi daha fazla geliştiremiyor oluşumuzdu. Geliştirme tablosu yeni yapımla karşımıza çıkarken, kısa oyun süresi unsuru devam ediyor. Fakat hazırlayacağınız her farklı harita ve yaratık tasarımları sayesinde bu boşluğu çok iyi doldurabiliyorsunuz. Sadece tasarım yapmaya merakınız varsa dahi Spore Galactic Adventures’ı denemelisiniz.

Darkest of Days

Gelecek ellerinizde!

Roma döneminde kılıçlar çekilmiş, Amerikan İç Savaş’ı sırasında kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere büyük bir katliam yapılmış, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda insanlığın gördüğü en büyük iki kaos yaşanmıştır. Tüm bu kötü olayları engelleyebilmek için bir şansınız olsa ne yapardınız? Alternatif gerçeklik üzerine kurulu yapımlar kolayca ilgi çekebiliyor. Bunlara en yeni örnek olarak da Darkest of Days’i verebiliriz. Spark Unlimited tarafından geliştirilen Turning Point: Fall of Liberty, adından da anlaşılacağı üzere bir dönüm noktasını konu edinmişti. Naziler, Amerika’ya girseydi neler olurdu? Düşünce olarak hoş olsa da Turning Point, başarısız bir yapım olmuştu. Bir de sinema perdesine bakalım. Kelebek Etkisi isimli film, yıpranmış bir defterin sayfalarında yazan satırların, anahtar görevi gördüğü maceraları gözler önüne seriyor, belki bir kaçış, belki de binlerce çözüm yolu üretiyordu.


"Yapımda farklı zaman dilimleri arasında yolculuk yapıyoruz ve önemli olaylar içinde yer alıyoruz."

Zamanda yolculuk

8monkey Labs tarafından geliştirilen Darkest of Days, geleceğin şekillenmesinde rol oynayan önemli olayları önlememiz için, bizi zaman tüneline davet ediyor. Oyunda Alexander Morris isimli bir süvariyi yöneteceğiz. 1870 yılında başlayan macerada, karakterimiz savaş esnasında bir boyut kapısı fark ediyor ve kaderi sonsuza dek değişiyor. Artık yapması gereken tek bir şey vardır, o da geleceği değiştirmek, fakat bu o kadar da kolay bir iş değil.


"1870 yılında başlayan macerada, karakterimiz savaş esnasında bir boyut kapısı fark ediyor ve kaderi sonsuza dek değişiyor."

Karşımızda bölümlere ayrılmış beş farklı zaman dilimi, her birinde de önemli bir savaş ve olay yer alıyor. Bunlar; Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Amerikan İç Savaşı, Pompeii ve Little Bighorn Savaşı. Yapımın en büyük özelliği, farklı zaman dilimlerinde, farklı mekânlarda ve farklı düşman faktörüne karşı aynı amaçla mücadele ediyor olmamız.


Gelecek ellerinizde!


İçerisinde yer alacağımız her cephede, korunması gereken önemli kişiler var. Onların ölmemesi gerekiyor, çünkü bu sonuç, hem savaşın gidişatını, hem de bulunduğumuz zaman diliminin yıllar sonrasını da etkiliyor.

Zamana ayak uydurmak zorunda değiliz

Kılıç ve kalkan kullanan Roma lejyonerlerine karşı silah kullanmak ne kadar adildir bilinmez, ama bunu yapmamız gerekiyor. Kullanabileceğimiz hem eski, hem de yeni silahlar olacak, bunları geliştirebileceğiz. Geleceğin teknolojisinden nasibini almış bir silahla, yıllar öncesinin teknolojisine karşı mücadele etmek, sizi avantajlı konuma getirecek sanmayın. Çünkü düşmanlarınız topluca üzerinize gelirken, siz sadece tek bir karakteri yönetiyorsunuz.


"Kılıç ve kalkan kullanan Roma lejyonerlerine karşı silah kullanmak ne kadar adildir bilinmez, ama bunu yapmamız gerekiyor."

Videolardan gördüğümüz kadarıyla düşmanlarımızın yapay zekâ düzeyleri pek de iyi değil. Yapay zekâyı etkileyici bir unsur olarak düşmanlarımızın moral seviyesi de bulunuyor. Ayrıca firmanın geliştirdiği grafik motoru, açık alanlarda sayıca oldukça fazla karakteri aynı alanda görüntüleyebiliyor. Tam üç yüz silahlı askerin size saldırmak için harekete geçtiğini düşünün, çok etkileyici sahnelerle karşılaşabiliriz.


"Yapım Nvidia'nın fizik teknolojisiyle de anlaşmalı. 20 farklı silahın yer alacağı oyunda multiplayer yer almıyor. "

Yapım Nvidia’nın fizik teknolojisiyle de anlaşmalı. 20 farklı silahın yer alacağı oyunda multiplayer yer almıyor. Tek kişilik senaryo modunun, 20 ila 25 saat uzunluğunda bir oynanış sunacağı söyleniyor. İlginç konusuyla dikkat çeken Darkest of Days, önümüzdeki Eylül ayında PC ve X360 için raflardaki yerini alacak.

Silent Hill: Shattered Memories (Nintendo Wii)

Bilinçaltına yer etmiş kâbuslar

İnsan, korktuğunda kendisini yalnız hisseder. Hemen yanında sarılacak birisinin olmasını, duygularını dışa vurmayı ister, ama kimse yoksa derin bir sessizlik başlar. Aslında içindeki tüm çığlığı, bütün gücüyle dışa vurmak ister, ama yapamaz. Hele ki içinde çarpan kalp, daha çok küçükse. Eğer dört duvar arasındaysa, duvarlar üzerine gelir. Sokakta yürüyorsa, tanınmadık yüzlere aldırış etmez. Sürekli rüyalarında gördüğü o gizemli kasaba, onu çağırıp duruyordur. Her yanı insanlarla çevrilidir, ama korku onu sürekli takip eder, ona yön gösterir ve kaynağına gelmesi için elinden geleni yapar. Silent Hill’e (SH) geldiğinde ise, artık geri dönüş yoktur.


"Silent Hill'in tüyler ürperten yaratıkları her zamanki gibi karşımıza çıkacaklar, ama bu sefer eskisine göre daha akıllı ve tehlikeli olacaklar."

Gerçek ile hayalin ayırt edilemediği bir dünya

Shattered Memories (SM), bizi ilk Silent Hill oyununa geri götürüyor. Harry Mason ve küçük kızı Cherly, Silent Hill yakınlarında bir kaza geçirir, ama bu sıradan bir olay değildir. Bir süre sonra kızının kaybolduğunu anlayan Harry, telaşlı bir arayışa girişince o gizemli tabelayla karşılaşır... Aslında yapım, ilk oyunun yeniden yapılmış hali değil, fakat benzer bir ilerleyiş sunacak. Birçok yönde geliştirmeler yapılırken, bazı detaylar üzerinde de değişikliklere gidilmiş. Yapımcı koltuğunda, Silent Hill: Origins’i de geliştiren Climax firması yer alıyor. 55 kişilik geliştirme takımına, ayrıca 90 kişilik bir de tasarım ekibi destek veriyor. Homecoming’in yarattığı hayal kırıklığının ardından pes etmeyen Konami, bu kez Wii platformunda, daha farklı ve kaliteli bir SH ile sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Harry Mason, sürekli hayaller görüyor ve bunları gerçeklerinden ayırt edemiyor. Kimi zaman bir lokantada yemek yiyor, kimi zaman ise kendisini bir hastanede buluyor (Jack Nicholson’ın başrolünü oynadığı The Shinning filminde olduğu gibi). Fakat asıl işin ilginç yanı ise, bu hayaller nerede sonlanıyorsa Harry de kendisini orada buluyor. Olaylar tamamen istem dışı geliştiği için bu da karakterimizi psikolojik olarak zor bir duruma sokuyor. Hele bir de Silent Hill gibi bir yerdeyseniz… Yapım, bir psikiyatr ofisinde başlıyor ve Harry, yeni bir hasta olarak anons ediliyor.

Her şey gerilim için

Yapımcılar, yeni oyun ile ilk Silent Hill arasındaki farkın anlaşılabilmesi için, her ikisinin de mutlaka oynanması gerektiğini belirtiyor. Tabii ki Shattered Memories için belirlenen hedefler var. Yetkililerin SM’deki amacı, “Klasik bir SH oyununu, gerçek hayattaki psikolojik korku faktörlerini modernize ederek hazırlamak”. Oyun için ana platform olarak seçilen Wii konsolu da, her açıdan bu mükemmel atmosferi oyunculara yaşatmak için büyük bir rol üstleniyor. Hatırlarsanız SH: Homecoming, önceliğini aksiyona veriyordu. Bu durum gerilim faktörünü geri plana atıyordu. Haliyle hiçbirimiz böyle bir şeyi tekrar yaşamak istemeyiz. SM, korku faktörü ve çaresizlik duygusunu geri getirmek için ateşli silahlara izin vermiyor. Karanlık ortamları aydınlatmak için bir el fenerimiz olacak ve onu Wii’nin kontrol çubuğuyla kullanacağız. Climax, oyunun kontrol mekanizmasını da olabildiğince basit olarak hazırlanıyor. TPS olarak oynayacağımız yapım, FPS bakış açısına da sahip olacak.


"Shattered Memories'in grafik motoru 480p değerinde çalışacak. Özellikle el fenerinin çevreye yaydığı ışık sonucunda oluşan görsel etki, çok çok güzel duruyor. "

Karanlığın içindeki aydınlıklar

Bu kez günlük sayfaları aramayacağız. Karakterimizin bir adet cep telefonu olacak ve bulduğumuz ilginç detayların fotoğraflarını çekebilecek, sesli mesajlar dinleyerek yeni detaylar öğrenmeye çalışacağız. 911’i arayarak yardım isteyebilecek, bazen de telefondan bizi arayıp, yardım isteyenler olabilecek. Örneğin Harry’in küçük kızı. Evet, yeni oyunda günlük sayfalarının yerini sesli mesajlar alıyor. Harry, fotoğraf makinesiyle etrafı gözlerken, aslında gerçekte olmayan ilginç noktaları da görecek. Belki de bu detaylar, onun geçmişteki anılarından oluşacak. Ayrıca GPS sistemi sayesinde, tüm haritayı kontrol edebileceğiz.

Tabii ki düşmanlarımız eksik değil. SH serisinde bugüne kadar iğrençlik namına her şeyi vadeden yaratıklarla karşılaştık. Korkunç sesler çıkaran ve ağır ağır üzerimize gelen bu yaratıklar, yeni oyunda biraz daha atak ve akıllı olacaklar. Bir eve saklanırsanız pencereden, bir bahçeye girerseniz çitlerin üzerinden atlayarak peşinizden gelecekler. Siz nereye giderseniz takip edecek, peşinizi bırakmayacaklar. Shattered Memories’in kullandığı grafik motoru, Wii konsolunda görebileceğimiz en iyi motorlardan bir tanesi ve 480p değerinde çalışacak. Özellikle el fenerinin çevreye yaydığı ışık sonucunda oluşan görsel etki, çok çok güzel duruyor. Akiro Yamaoka tarafından da hazırlanan müzikler, yapıma müthiş bir hava katacaktır. Son olarak oyunun hazırlandığı diğer platformlar, PSP ve PS2 olarak belirlenmişti. Silent Hill topraklarına tekrar adım atmak için yılsonuna kadar beklememiz gerekecek.

The Conduit (Nintendo Wii)

Bu gece kazanamazsan, bir yarın olmayacak!

Ajan Micheal Ford, ıssız bir metroda uyanır. Yaşadıklarının kabus olduğunu düşünmektedir, hatta delirmek bile şu anda içinde bulunduğu kaderden iyidir. Dünya, uzaylı Drudge'lar tarafında işgale uğramıştır ve savaş yeraltına çekilmiştir. Ford aslında, gizemli organizasyon Trust'ın önemli bir üyesidir. İşgal başlamadan beş gün önce, şirket patronu John Adams güçlü bir silahın, teröristlerin eline geçtiğini söyleyip yardım istemiştir; ama bu bir ihanettir. Diğer Trust ajanları Ford'un aleyhine dönmüşlerdir. Ford, üstün becerileriyle hepsiyle başa çıkmış, fakat büyük bir sürprizle karşılaşmıştır.

Silaha dair hiçbir iz yoktur. Ford, All-Seeing Eye denilen aksesuarı elde eder. Adams, olaylarla kendisinin hiçbir iddiası olmadığını ifade eder ve Prometheus isimli teröristi yok etmesini ister. Ajan, Micheal Ford hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını yakında anlayacaktır. İnanılmaz olan sa; kimsenin hatta kendisinin bile göründüğü kişiler olmadığı ve yalnızca dünyanın değil, tüm evrenin kaderinin söz konusu olduğudur.


"Grafikler, hiç tartışmasız şekilde oyunun en güçlü noktası. Wii'ye özel yaratılmış Quantum3 motoru bunu sağlamaya yarıyor."

Karanlık gelecek

The Conduit'in yapımına 2007 yılında başlandı. High Voltage Software ve Nintendo, Wii kontrolleri ile çok olumlu eleştiriler alan Medal of Honor benzeri bir ürün yaratmaya karar verdiler. Oyun, Quantum3 motorunu kullanacaktı ve grafikleri PS3-X360 ikilisi ile yarışacak kadar kaliteli olacaktı. Grafikleri bu duruma getirmek inanılmaz bir başarıydı, çünkü Nintendo Wii, güç itibari ile iki büyük rakibi kadar güçlü değildi.

Tüm olanlar binlerce yıllık antik ve sapık ruhlu bir uzaylı ırkının işgali ile başladı. Üstün yetenekli ajan Micheal Ford, teröristlerle uğraşacağını sanırken, kendisini bu sapık uzaylıların karşısında bulmuştu.

The Conduit, 9 ana görevden oluşan bir tekli oyuncu desteğine sahip. Tarihsel mekanlardan, uzay gemilerine kadar oldukça geniş bir çevreniz olacağını söyleyebilirim. Drudge denilen ana düşmanlar, akrebe benzer iğrenç yaratıklar. Prometheus denilen adama kafalarını fena halde takmışlar. Druge'ların elbette pek çok formu var. Uçabilenler, savaşçı karıncalar(!), güçlü zırhlar ve dev silahlarla donatılmış Droid gibi olanlar... Bu türlerden hiçbirini sakın ola küçümsemeyin, çünkü kolektifler ve sanal karakterlerden beklenmeyecek yapay zekaya sahipler.

Multiplayer desteği

Çoklu oyuncu desteği ise gerçekten geniş ve başarılı. Free For All, dost düşman tanımayacağınız, önünüze geleni öldüreceğiniz zevkli bir mod. Marathon’da belli bir zamanda öldürebileceğiniz kadar düşmanı öldürüyorsunuz. Bounty Hunter’da belli bir düşmanı öldürmek mecburiyetindesiniz. Bunları yaparken "Wii Speak" aksesuarı ile dostlarınızla eş zamanlı olarak konuşabiliyorsunuz.

Grafikler, hiç tartışmasız şekilde oyunun en güçlü noktası. Wii'ye özel yaratılmış Quantum3 motoru bunu sağlamaya yarıyor. Grafik efektleri, pikseller en az diğer konsollardaki kadar iyi gözüküyorlar. Gölgelendirme ve ışıklandırma becerileri de bir o kadar başarılı. Quantum3'ün diğer becerisi, yapay zekaya olanak sağlayan bir motor oluşu. Düşmanlar, şu ana kadar karşılaştığınız çoğu yapımdaki rakiplerden açık ara daha zekiler ve insan gibi davranabiliyorlar. Kahramanınızın aldığı yaralar çok iyi yansıtılıyor ve gerçekçi görünüyorlar.


"Düşmanlar, şu ana kadar karşılaştığınız çoğu yapımdaki rakiplerden açık ara daha zekiler ve insan gibi davranabiliyorlar."

Aynı yorumu sesler için de söylemek isterdim, lakin bu pek mümkün değil. İyi bir ekip tarafından (Prometheus'u, ülkemizde de yayınlanan Hercules’u oynayan Kevin Sorbo seslendirmiş) seslendirilmesine rağmen, bir şekilde ruh eksikliği hissediliyor. Müziklerin de ortama uyum sağladığını veya sizi coşturduğunu söylemem imkansız.

Sona doğru…

Konu birkaç sürpriz hariç biraz klişe. Genelde; düşmanı öldür ve vur-kaç yapmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Buradaki açığı All-Seeing Eye ile çözdüğümüz bazı bulmacalar kapatıyor. Ara videolar da yeterince etkileyici değil. Belki de, The Conduit'in en kötü özelliklerinden biri fazla uzun olmaması. Daha uzun olmasını ve bu keyfi daha fazla yaşamayı dilerdim. Wii'nin kontrolleri insana farklı bir zevk veriyor.

The Conduit'in muhteşem, olağanüstü veya kusursuz bir yapım olduğunu söylemeyeceğim, çünkü değil. Lakin sahip olduğu özellikler büyük haz duymanızı sağlıyor. IGN gibi önemli oyun sitelerinden de muazzam puanlar almış ve ödüller kazanmış olsa da; son sözüm daha iyisinin yapılabileceği şeklinde olacak.

Order of War

II. Dünya Savaşı'na bambaşka bir bakış

Bugüne kadar İkinci Dünya Savaşı’nın birçok cephesinde yer aldık, sayısız çatışmalara girdik, ölümlerden döndük, hüzünlü sahnelerle karşı karşıya kaldık. İnsanlık tarihinin en büyük savaşını defalarca kez sayısız farklı oyun, ekranlarımıza taşıdı. Şimdi bir kez daha cepheye geri dönüyoruz, hem de daha önce hiç görülmemiş bir şekilde. Final Fantasy’nin yapımcısı Square Enix, ilk kez Japonya dışındaki bir projeye destek vereceğini açıkladığında, şüphesiz ki oyuncular heyecanlanmıştı. Zira yetkililer de öyle. Firma, İkinci Dünya Savaşı gibi popüler bir başlıkla pazara girmenin iyi bir fırsat olduğu düşüncesinde. Proje üzerinde 70 kişi çalışıyor, ama oyunun her safhasında bu sayı farklılık gösterebiliyor. Şahsen yapımın adını ilk duyduğumda pek önemsememiştim, ama yanında Square Enix ismini de görünce ufak bir şokla birlikte heyecan yaşamıştım; fakat düşündüğüm gibi çıkmadı. Square Enix, Order of War’un yayıncısı konumunda. Wargaming tarafından geliştirilen proje, daha önce hiç görmediğimiz bir şekilde “Duygu yoğunluğu” oluşturarak bizi etkilemeyi amaçlıyor.


"yeni oyunlarda bir demirbaş olarak görmeye başladığımız "Gece-gündüz döngüsü", Order of War'da yer almıyor. Bunun sebebi zaman değişikliklerine zemin hazırlayacak kadar uzun operasyonların bulunmuyor oluşu."

Sona doğru

Hikâyeye kısaca göz attığımızda, takvimler 1944 yılını gösteriyor. Yaz aylarında müttefik kuvvetler, Alman ordularını durdurmak için doğu ve batı cephelerinden harekât başlatır. En büyük operasyon ise, müttefik güçlerin Nazilere karşı başlattığı Normandiya Çıkartması’dır. Batı cephesinde Amerikan donanmasıyla zafere ulaşmak için mücadele vermemiz gerekirken, doğu cephesinde de Kızıl Ordu ile Naziler arasında yaşanan mücadelelere tanıklık edeceğiz. Order of War’da, Wehrmacht ve Allies olarak iki Campaign yer alacak.

Yapımda; uçak pilotu, topçu, tankçı ve zırhlı araçlı asker gibi yüzlerce askerin aynı ekranda yer aldığı, heyecanlı çatışmaların yaşandığı sahneler bulunacak. Order of War, şimdiye kadar ki tüm RTS’ler arasında “Yoğun savaş duygusunu” en iyi şekilde verebilecek oyun olarak lanse edilmişti. Bu konuda projeyi hazırlayanların en çok güvendikleri özellik, “Değişik dinamik kamera açıları”. Kısaca bahsetmemiz gerekirse, savaş esnasında yaşanan her bir patlama, saldırı hazırlığında olan birlikler, bombardıman yapmak üzere havalanan uçaklar, tek bir tuş sayesinde farklı kamera açılarıyla ve sinematik bir görüntü tarzında oyunculara sunulacak.

Askerler üzerinden hızla akan kamera açısını veya tankların önce tekerlerinin, sonra da ateş etmek üzere olan namlusunun göründüğünü düşünün. Herhangi bir strateji oyununda, birliklerinizi seçip saldırdıktan sonra kuşbakışı olarak izlemekle yetinirsiniz. Order of War’da ise, bu saldırı anları bir film izlermiş gibi karşımıza gelecek. Daha fazlasını yapım çıktığında görebileceğiz. Bu özellikle savaş esnasındaki atmosferi en yüksek seviyede yaşayabileceğiz.

Öldür ve ele geçir

Oyun üç farklı zorluk seviyesi bulunduracak. Düşman yapay zekâsı da haliyle buna göre ayak uyduracak. Tabii ki yapacağımız her taktik, oynanıştaki zenginliği gözler önüne serecek. Yapımda yer alan operasyonlar fazla uzun olmayacak. Artık yeni oyunlarda bir demirbaş olarak görmeye başladığımız “Gece-gündüz döngüsü”, Order of War’da yer almıyor. Sebebi de bahsettiğimiz gibi, zaman değişikliklerine zemin hazırlayacak kadar uzun operasyonların bulunmuyor oluşu. Fakat yapımcılar, oyunun yağmur ve rüzgâr gibi doğal unsurlara yer vereceğini belirtiyor. Yeri gelmişken 20 saati aşkın bir oynanış süresi bizleri bekliyor.


"Müzikler olarak yapımın sağlam olma ihtimali yüksek. Zira ekibin başında, daha önce Oblivion, Harry Potter serisi, Warhammer ve Prey gibi önemli oyunlarda çalışan Jeremy Soule yer alıyor."

Grafikler gayet iyi görünüyor, ama gördüğümüz kadarıyla fiziklerde bir yavanlık var. Özellikle Company of Heroes gibi bir yapım gördükten sonra, insan her yönden daha iyi bir oyun bekliyor. Tabii ki daha geliştirilme aşamasında olduğu için düzeltmeler yapılacaktır. Müzikler olarak yapımın sağlam olma ihtimali yüksek. Zira ekibin başında, daha önce Oblivion, Harry Potter serisi, Warhammer ve Prey gibi önemli oyunlarda çalışan Jeremy Soule yer alıyor.

Son olarak da multiplayer özelliklere bakacak olursak Order of War; Deatmatch ve Skirmish modlarına destek veriyor. Amerikalılar, Almanlar veya Sovyetleri seçerek oynayabileceğiz. Her birinin güçlü ve zayıf yönleri bulunacak. Örneğin Almanların Panzer’leri güçlüyken, Amerikalıların da paraşütçü birlikleri seri hareket edebilecek. Omaha Sahili’nde operasyon yapmak ve özgürlüğü elde edebilmek için Eylül ayına kadar beklememiz gerekiyor. Order of War, sadece PC için geliştiriliyor.

Oyun arşivi

Beğendiğiniz oyun türü

Üyeler